GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ


Müstezad

Müstezad divan ve halk edebiyatımızda vaktiyle kullanılmış olan bir nazım şeklidir. Bu şiir şeklinin arap edebiyatındaki "muvaşşah"lar ile Türk şiirinin bazı şekillerinin Türk ve İran edebiyatı üzerine etkisi sonucu ortaya çıktığı ileri sürülmüştür. Genel olarak serbest şiir görünümünde ve bir uzun bir kısa olmak üzere iki mısradan oluşmuştur. Kısa satırların adı "ziyâde"dir. Asıl mısralar ile kısa mısralar kendi aralarında kafiyelidir. Aruzun yalnız,

 

Mefûlü/mefâ'îlü/mefâ'flü/fa'ûlün

Mef'ûlü/fa'ûlün (fâ'lün)

 

vezin kalıbı ile söylenir. Bu düzen değişebilir; şiir gazel formuna benzetilerek söylenmiş ise kafiyeler gazel düzenine uyar. Eğer şiir şarkı şeklinde ise kafiyeler şarkıda olduğu gibidir. Klâsik mûsikîmizde sözleri müstezad olan büyük ve küçük form eserler vardır. Aynı beste şekli âşık mûsikîsi içinde de gelişmiş, halk şairlerinin müstezad olarak söylemiş oldukları şiirlere yapılan bestelere de müstezad adı verilmiştir. Bu şiirler tevekkül, hasret, ayrılık acısı, sevgiliye serzeniş gibi duyguları dile getirir.

 

Melodik kuruluş açısından diğer formlardan az çok farklılıklar gösterir. İster sanat mûsikîsinde, ister âşık mûsikîsinde bestelenmiş olsun dört bend olarak bestelenmiş olup her mısra birer defa icrâ edilir. Daha çok uşşak makamından bestelenen bu formun ritm unsuru aksak usûlüdür. Eserin başında, mısra aralarında ve sonunda pek parlak motiflerle süslü olan aynı aranağme çalınır. Eser makamın seyir özelliklerine güre başlar. Melodik seyir esnasında dügâh perdesinde geçici karar verirken usûlün son sekizlik notasında triyolesi ile segâh perdesini, ya da makamın yedeni olan rast perdesinde asma karar verecekse triyolesi ile bu sesi duyurduktan sonra birinci bendin bestesi tamamlanmış olur ve ara sazpayına geçilir. Bundan sonra arasazı muhayyer perdesini gösterir ve miyan yerine geçen ikinci mısra bestelenir. Burada da yine usûlun son sekizlik notası  triyolesini göstererek melodik seyir pest perdelere çıkarak birinci mısra gibi tekrar eder. Yeniden arasaz icrâ edildikten sonra bir saz küçük bir taksimle makamın güçlü sesi olan neva perdesini açar. Bu bölümde makam geçkileri bulunabilir. Üçüncü ve dördüncü mısralar serbest ritimli olarak bestelenmiş olup az çok bir koşma üslûbunu hissettirir. Burada dördüncü mısraın sonunun rast perdesinde asma karar vermesi karakteristiktir. Dördüncü mısraın "ziyâde"sinden ritme girilerek dördüncü mısra ikinci kez ikinci mısraın bestesi ile okunduktan sonra eser sazpayı ile tamamlanır. Bu formun en parlak örneği söz yazarı bilinmeyen, bestesinin Nevres Paşa'ya ait olduğu söylenen "hasretle bu şeb gâh uyudum, gâh uyandım/Hep ol meni andım" sözleriyle başlayan ünlü müstezaddır.(Nota:152=12)